POLENLEŞME MUHABBETİ 6, KONU: KUDÜS
Herkese selamunaleyküm. Bugün kutsal beldelerdeyiz. Mübarek bir belde hakkında konuşuyor, polenleşiyor; ilk kıblemiz Mescid-i Aksa'dan bahsediyoruz. Kendi çapımızda tarihi noktalarına da değiniyoruz. Sevgili Zâhide Neva ile konuştuk, dertlendik. Ve daha nice Kudüs sohbetleri yapalım diye de konuştuk kendi aramızda. Biz polenleşme dostları aynı zamanda bir diriliş işçisiyiz. Ve dirilişimizi kuvvetlendirmek için Kudüs'den besleniyor. Kudüs' e ihtiyacımız olduğunu hissediyoruz. Çünkü Arı Kovanı işçileri Kudüs'den ayrı düşünülemez. Dertlenenlerden ve bir şey yapabilenlerden olalım inşâAllah. Bu polenleşme de direnişçi olduğumuzun fiiliyatı olsun, ve devamlı olsun inşâAllah. Bismillah.
Kudüs Müslümanların ilk kıblesi ve Müslümanlar için önemli bir belde. Zâhide Neva, bize bu belde hakkında biraz bilgi verir misin?
–Kudüs... Kudüs Müslümanların ilk kıblesi, Peygamberimizin Miraca yükseldiği yer. Kudüs, kutsal olan ve kıymetli olan. Ayette de geçtiği üzere etrafı da mübarek kılınmış bir belde. 'Kulunu, kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için bir gece Mescidi Haram'dan çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa'ya yürütenin şanı pek yücedir.' (İsra, 17/1)
Kudüs; asırlardır pek çok devlete, imparatorluğa ev sahipliği yapmış bir şehir. Babil, Pers, Roma, Eyyubi, Memlûk, Osmanlı... Aynı zamanda pek çok da hükümdar görmüş. Kimi iyi davranmış bu şehre, incitmemek için çabalamış. Kimi fethettiğinde tüm halkına huzur getirmek için dini nedir diye ayırt etmeden ahidnameler imzalamış, Hz Ömer gibi. Kimi sokaklarından günlerce kan akacak kadar zulmetmiş insanlarına ve şehre. Yapılanı yıktırmayı emretmiş. Kimi korumuş mirası özenle. Çokça da işgal görmüş, halen de görüyor. Katliamlara şahitlik etmiş yıllarca ama bu Kudüs'ün kıymetinin asla kaybolmasına neden olmamış. Bilakis vazgeçilemez olmuş, paylaşılamaz olmuş. Kudüs sadece Müslümanlar için değil diğer semavi dinler için de ehemmiyetli. Yahudiler kendilerine vaad edildiğine inanıyorlar. Ve Hz Davud peygamberle oğlu Hz Süleyman peygamberin inşa ettiği Süleyman Mabedi'ni tekrar ortaya çıkarmak istiyorlar. Hıristiyanlar da Hz İsa'nın burada çarmıha gerildiğine inanıyor.
Kudüs'ün tek Müslümanlar için değil, diğer semavi dinler açısından da kutsal bir belde olduğuna değindik. Peki, Kudüs'ün önemini bilmek açısından da bize bu mübarek belde hakkından tarihten örnekler verebilir misin?
–Müslümanlar Kudüs'ü 638 yılında Hz Ömer zamanında fethettiler. Şehrin anahtarlarını bizzat teslim almaya gelen Hz Ömer burada bir ahidname imzaladı. Sonraki yıllarda haçlı seferleri sonucu şehir Haçlıların eline geçti (1099). Müslümanların elinde kaldığı müddetçe şehrin onarımına, yeniden imarına çok önem verildi. Altın sarı kubbeli yer olarak bildiğimiz Kubbetu's Sahra, bu yıllarda Emevi Halifesi Abdülmelik bin Mervan tarafından inşa ettirildi. 1187 yılında Şarkın en sevgili Sultanı Selahaddin Eyyubi tarafından alınan şehir kelimenin tam anlamıyla Haçlılardan kurtarıldı. Çünkü Kudüs haçlı işgali sürecinde katliamlara, yağmalara oldukça maruz kalmıştı.
Ve yıl 1517. Yavuz Sultan Selim Kudüs'ün avlusunda. On iki bin şamdan katılıyor yıldızlara. Memlûklerden Osmanlı hâkimiyetine giriyor Kudüs.1917 İngiliz işgaline kadar dört yüz yıl Osmanlı sancağı dalgalanıyor. Bir anne şefkatiyle kolluyor Osmanlı Kudüs'ü. Ve 1917 de İngilizlerin kirli ayaklarıyla bastığı Kudüs yalnız kalıyor. 1948'de İngilizler gidiyor ama İsrail işgal devleti kuruluyor. Kudüs yine yalnız. Bu sefer de bir işgal bitiyor bir işgal başlıyor.
Hamd olsun. Ve yine dalgalanmayı bekliyor Osmanlı sancağı. 2.Abdülhamit döneminde Siyonizm kuruldu. Bu olaydan bahseder misin?
–İkinci Abdülhamid döneminde Yahudiler toprak almak istiyorlar Filistin'den. Thedor Herzl bizzat Abdülhamid'le görüşmüştür. Ancak Abdülhamid toprak vermemiştir. Bu dönemde çalışmalarını devam ettiren Yahudiler 1917 yılında Balfour Deklarasyonu ile İngilizlerin desteğini arkalarına alıyorlar diyebiliriz. İngilizler onlara Filistin'de yurt edinebileceklerini söylüyorlar bununla birlikte. Kısaca İsrail'in kuruluşunun temelleri atılıyor ve Siyonizm güçleniyor.
Zâhide Neva, Filistin meselesinde bazı önyargılar da oluyor açıkçası. Ve belli bilgisi olmayan insanlar, duydukları nazarında onlar da olumsuz önyargılar besliyor. Mesela Filistinlilerin topraklarını sattıkları noktasında bir önyargı var ya da başka önyargılar da olabiliyor. Bu önyargılara nasıl bakmalıyız ve sen ne düşünüyorsun?
–İsrail büyük bir baskı uyguluyor hem maddi hem manevi açıdan. Psikolojik bir baskı da var işin içinde. Filistinlilere evleri karşılığı çok paralar teklif ediliyor. Gerçekten aklımıza gelemeyecek paralar. Avrupa'da ya da bir Arap ülkesinde bir hayatla birlikte. Evlerini satanlar o kadar az ki. Ve evlerini satanlar hem vicdani olarak ömür boyu bir azabın içinde yaşamlarını sürdürüyorlar hem de diğer Filistinlilerin de onları rahat bırakmadığını söyleyebiliriz. Ve bu bahsettiğim kısım gerçekten azınlıkta. Tam tersi şöyle aileler de var. Sırf toprakları İsraillilere bırakmamak için ev denemeyecek bir halde olan yıkık dökük yerlerde hayatlarını sürdürüyorlar. Sırf onlara vermemek için orada yaşamayı tercih ediyorlar. Filistinlilerin bu konuda çok hassas olduklarını söyleyebiliriz. Motivasyonlarını düşürecek bazı örnekleri - işte bu toprak satma meselesi gibi-sosyal medyadan yayıp onları yıldırabileceklerini zannediyorlar. Ama birbirlerine, topraklarına kenetlenen Filistinlileri ayırmak zannettikleri kadar kolay değil. Hatta İsrail son yıllarda Şeyh Cerrah Mahalle'si başta olmak üzere Filistinlilerin evlerini hukuksuz yere yıkmaya başladı. Bu durumda bile evlerinden ayrılmayanları görmek onların davalarına bağlılıklarını gözler önüne seriyor.
(Filistinlilerin toprak satma konusunda asıllı gerçekleri okumak isteyenler için)
Filistinlilerin direnişinden, cesaretlerinden, imânlarının kuvvetlerinden bizde nasipdar oluruz inşâAllah. Nasipdar olabilmek için de Kudüs bilinciyle hareket etmemiz gerek. Filistinlilerin direnişinden bize bahsedebilir misin? Nedir onlardaki olan ama sanki biz de olmayan sır?
–Filistinlilerin yıllardır gösterdikleri direnişe baktığımızda görüyoruz ki haklı olan güçlüdür. Hak söyleyen, hakkın yanında olan güçlüdür. Evet belki Filistinlilerin çelik yelekleri yok, tüfekleri yok ama onların da imanlarının gücü var. Haklı olduklarını bilmelerinin verdiği cesaret var. Bunu İsrail askerlerinde göremezsiniz. Çünkü onlar Filistinlinin attığı bir taştan korkacak kadar haksızlar. Bu yüzden upuzun duvarlar örüyorlar. Bu yüzden makineli tüfeklerin arkalarına saklanıyorlar. Kendilerinde olmayan gücü maddi olarak göstermek istiyorlar. Biz biliyoruz ve iman ediyoruz ki elbet bir gün Kudüs için sabah olacak. Kudüs için işgal son bulacak. Bu yüzden kendimize bakmamız lazım. "Ben Kudüs için ne yaptım, ne yapabilirim?" dememiz lazım. Onlar orada davaları için İslam için canlarını ortaya koyup direniyorlar. İsrail Mescid-i Aksa'ya baskınlar yapıyor. Camileri bombalıyor. Onlar her vakit namazında gitmekten vazgeçmiyorlar. Ama biz bu kadar rahatlığın içinde kendi imanımızı kurtaramazsak asıl bize sorulacak ahirette. Kudüs için bir şeyler yapabilmemiz için önce kendi imanımızı diriltmemiz lazım. Şöyle bir söz vardı: Namazlarını diriltenler Kudüs'ün sahibi olacaklardır diye. Aynen öyle imanımızı bir temele oturtmalı ve elimizden ne geliyorsa onu yapmalıyız. İyi bir insan, iyi bir doktor, öğretmen, avukat, iyi bir anne. Ne diyordu Nuri Pakdil " gel anne ol çünkü bir anne bir çocuktan bir Kudüs yapar..." Kendimizde Kudüs bilinci oluşturmalıyız bu da öğrenmekten geçiyor sonra da çevremizdekilere yaymalıyız. Bu da bizim direnişimiz, cihadımız. Maalesef İslam ülkeleri kınamaktan öteye geçemiyorlar ama bunu değiştirecek olan da biziz. Ne sessiz kalıp görmezlikten geleceğiz olayları ne de hamasi sloganların arkasına saklanarak Filistin için sorumluluğumuzu üzerimizden attığımızı zannedeceğiz. İcraate geçmeliyiz ve kendimizi yetiştirerek başlamalıyız ilk olarak. Allah hepimizin, tüm Filistin'in, Filistin'in çiçek çocuklarının, annelerinin, babalarının yardımcısı olsun. Dualarımızdan eksik etmeyelim onları inşallah.
İnşâAllah, Allah razı olsun Zâhide Neva. Rotamızın Kudüs olması duasıyla. Biz gençler olarak bu bilinçle yaşamaya gayret edeceğiz biiznillah. Ve gündemimizden asla eksik etmeyeceğiz. İlerleyen polenleşmelerde de konuşmaya ve bilinçlenmeye hatta âmellerimizi arttırmaya devam edeceğiz inşâAllah.
– Amiin inşallah. Son olarak yine şiirle bitirelim muhabbeti. Filistin şairi Mahmud Derviş'in mısralarıyla birlikte. Allah'a emanet olun. Allah Kudüs'ü kol saati gibi taşımayı nasib etsin bize inşallah.
Ve ant içerim ki,
bir mendil işleyeceğim yarına kadar,
gözlerine sunduğum şiirle süslü
ve bir tümceyle, baldan ve öpücüklerden tatlı:
'Bir Filistin vardı,
bir Filistin gene var.'
NOT: Direnişimizi yayabilir ve de yorumlarınızı iletebilirsiniz. Biz gündemimizden asla eksik etmeyeceğimiz Kudüs'ü konuştuk. Konuşmaya da devam edeceğiz biiznillah. Polenlerimiz o beldeye kadar ulaşsın inşâAllah.
Sindirmesi,anlamlandırması,değeri apayrı önemli bir yazıydı.
YanıtlaSil...İmanımızı bir temele oturtmalı ve elimizden ne geliyorsa onu yapmalıyız. İyi bir insan, iyi bir doktor, öğretmen, avukat, iyi bir anne. Ne diyordu Nuri Pakdil " gel anne ol çünkü bir anne bir çocuktan bir Kudüs yapar..." ... bu kısım için ayrıyetten teşekkür etmek istiyorum çünkü okuyan kişinin yaşı,mesleği,konumu ne olursa olsun hepimize HEPİMİZE ait olduğunu hatırlattı. Bu aidiyeti hissedince sonrasındaki şu kısım aidiyeti somutlaştırdı: Ne sessiz kalıp görmezlikten geleceğiz olayları ne de hamasi sloganların arkasına saklanarak Filistin için sorumluluğumuzu üzerimizden attığımızı zannedeceğiz... Bu fitili belli bir süre yanan ateş gibi bir his olmamalı bu kalbimizin nasıl her an atmasını nasıl her an nefes almayı nasıl her an göz kırpmayı sürekli yapıyorum diye düşünmüyorsak ve onlara ihtiyacımızı ne kadar önemsiyorsak bu bilinci ve fiiliyatı da bir şekilde BİR ŞEKİLDE yapmayı bırakmamalıyız ve yapabileceğimizi 2022 yılında neden yapmamış olarak kalalım ? Allah razı olsun değerli yazarlarımız ...
Selam olsun bütün diriliş erlerine... "Kutupyıldızlarımıza" tutunarak ilerleyeceğiz bu yolda, koşamasak da yürüyerek, yürüyemesek de -hiç olmazsa başlarda- emekleyerek. Adım adım, en önemlisi de istikrarla, Biiznillah... Kudüs'ümüzü ele aldığınız için çok teşekkürler🌹❤
YanıtlaSil